Ölüdeniz
Öylesine güzellikler vardır ki soluk keser, sözcükler yetersiz kalır gözün gördüğünü anlatmaya. Çam ormanlarının arasından kıvrılarak giden 14km’lik yol boyunca yüksek dağların yeşilinin hiç bitmeyeceğine inandığınız bir anda, yüksekliğin inişe geçtiği dönemeçte karşınıza çıkıverir bütün görkemiyle, nerede kestiremediğiniz uçsuz bucaksız bir mavi dünya.
Turkuaz rengi denizi, upuzun kumsalı ile sanki Ölüdeniz’e kol kanat geren Belceğiz koyu karşılar sizi. Bu olağanüstü doğa harikası karşısında duyduğunuz heyecan, koyun devamında karşınıza çıkan muhteşem görüntü ile yerini tarifi imkansız bir hayranlığa bırakır. Yılın her mevsiminde yüzyılların büyüsünü bozmamak istercesine sakin ve dalgasız olan bu koya belki de bu yüzden ÖLÜDENİZ adı verilmiştir.
Saklıkent
Fethiye-Antalya karayolundan biraz içeride, Akdağ’ın eteklerinde kayalar içerisinde yer alan Saklıkent, görmeniz gereken bir doğa harikasıdır.
Yüzyıllardır akan kar sularının açtığı derin ve uzun Kanyon’dan içeri girdiğinizde kayalardan adeta fışkırırcasına akan ve hemen bir nehire dönüşen sular arasında yiyebileceğiniz taze bir alabalığın tadını uzun bir süre unutamayacaksınız.
Fethiye’ye 50km uzaklıktaki Kayadibi köyü yakınlarındaki Saklıkent’e özel arabanızla veya günübirlik gezi turlarıyla gidebilirsiniz.
Kayaköy
Geçmişi M.Ö.3000’li yıllara uzanan Kayaköy’den günümüze M.Ö4.yy’a ait lahit ve kaya mezarları ulaşabilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde tekrar iskan edilen kentte Rumların , Batı Trakya Türkleri ile mübadele edilmesi sonucu boşalan yapıların ahşap bölümleri ve üst örtüleri doğal etkenlerle tahrip olduğunudan bir hayalet şehir görünümünü almıştır.
Terk edilen kentte herbiri 50m2 den büyük olmayan ve manzara ve ışık açısından birbirinin önünü kapatmayan, alt katları kiler olarak kullanılan, ikişer katlı, girişte çatıdaki yağmur sularının toplandığı zemin altı sarnıçlarının olduğu 350-400 konut bulunmaktadır.Konutların arasına serpiştirilmiş çok sayıda şapel, iki büyük kilise, bir okul binası ve bir gümrük binası ile görülmeye değer bir yerdir.
Patara
Antalya’dan Fethiye’ye doğru giderken, Kalkan’ı geçtikten 11 kilometre sonra, Patara sapağı ile karşılaşıyorsunuz. Bu yoldan 6 kilometre içeri girerek asfalt yolu takip ettiğinizde, sağlı sollu pansiyonların yer aldığı yerleşim alanı içine giriyorsunuz. En önemli özelliği, plansız bir gelişme gösterdiği için, antik kent kalıntılarının içinde kalmış olması.
Patara’nın kumu, tıpkı Datça’daki Gebekumu’nda olduğu gibi, aynı yüzyılda oluşmuş. Temiz denizlerde yaşayan ve taş yiyip taş üreten bir çeşit mikroorganizmanın ürünü. Bu kumun rüzgarla taşınmasını önlemek için, bölgeye yegane uyum sağlayan akasya.
12 Adalar
Şövalye Adasından başlayarak Fethiye Körfezi’nin batı ve kuzey batısnda yer alan bu adalar yumağını Fethiye Limanından hergün düzenlenen günübirlik bir mavi yolculukla gezebilirsiniz.
Kızılada, Delikli Ada, Yassıcalar, Tersane Adası, Domuz Adası ve Göbün Koyu görülecek yerlerden birkaçıdır.
Adaları gezerken, Hamam Koyu’nda bir Bizans manastırı olan, bugün deniz altında kalmış kalıntılar arasında serinlemek, Yavansu’da kısa bir yürüyüşten sonra tepedeki antik kent Lydas’ı dolaşmak, Tersane ve Göbün adalarında kendinize balık ziyafeti çekmek bu mavi yolculukla yaşayacağınız serüvenlerden bir kaç tanesidir.
Dalyan
Köyceğiz Gölü ile Akdeniz’i birleştiren ana kanal üzerinde bulunan Dalyan, tam bir doğa harikası. 5 bin yıllık tarihine rağmen, bozulmamış olarak sizi bekliyor.
Pek çok ünlü turizm merkezine yakın olmasına rağmen, Dalyan’ın nasıl bozulmadan bugünlere gelebildiğini merak edebilirsiniz. Bunun nedeni, ana yoldan 12 kilometre içeride bulunması. Bu yüzden “Gizli Cennet” olarak günümüze kadar doğal haliyle kalmayı başardı.
Dalyan, Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı bir belde. Nüfusu 5 bin dolayında. Çok sayıda yabancı uyruklu da burada yaşıyor.